Evet, ramak kaldı! Türk Devletler Birliği bugünden yarına ulaşılabilir bir hedef artık.
Küresel siyasetin baskıladığı paktlar zayıflıyor. Avrupa Birliği'nin kendi ordusunu kurma planı Nato'nun istikbaline gölge düşürdü. Asya'da dengeler değişti. Rusya ve Çin bölgeyi kuşatan iki kutup halini aldı. Afrika Birliği bile kısa zamanda büyük işler başararak sınır çatışmalarını çözdü, iç savaşları sona erme noktasına getirdi. Coğrafi gerçekler ekonomik, askeri, denizaşırı tüm emperyal hesapların üzerine çıktı.
Peki Avrasya ve Ortadoğu? Formülün iki bilinmeyenli denklemi!
Arap Birliği hayalinin çökmesiyle yeniden kaynayan kazana dönen Ortadoğu yangın yeri. Yalancı baharlarla sınırlar yeniden çiziliyor. Bırakalım şu ezber terennümünü artık; 40 yıla kalmadan tükenecek petrol için 100 yıllık hesaplar yapılmıyor. Küresel güç dengesinin tam ortasıdır Ortadoğu!
Avrasya ise tüm kilitleri açacak anahtar! Bir düşünün, Türk Devletler Birliği kurulduğunda nasıl bir etki alanı ortaya çıkacak? Batı sınırı Avrupa, doğu sınırı Çin. Güneyi Mezopotamya, Kuzeyi Rusya. Asya'nın tam ortası ve 7 Devletin birliğiyle Dünya'nın en büyük 4. Ordusu.
Türk Birliği kurulduğunda hemen ardından gerçekleşecek süreç Arap Birliği'nin ihyası olacaktır. Yani Türk Birliği, beraberinde İslam Birliği'ni tesis edecektir. Dikkat ediniz, bu kuvvetler aynı coğrafyayı paylaşan ve birbirleri ile savaşmak için hiçbir nedenleri olmayan, hatta birbirlerine ihtiyaç duyan unsurlardır. Avrupa Birliği, Arap Birliği, Türk Birliği, Rusya ve Çin. Bu denklem savaşları bitirecek, birbirini dengeleyen küresel güçler arasında kaçınılmaz bir ittifak meydana getirecektir.
Emin olun bu denklemi bizden çok daha iyi okuyorlar. Avrupa Birliği, bu denklemi okuyabildiği için kendi ordusunu kurmayı gündeme getirdi. Türkiye'nin üyeliğini tozlu raflarda bekleten AB'nin, Türk Devletlerinin bağımsızlığa kavuşmasından hemen sonra Türkiye'yi gümrük birliğine alması, birkaç yıl sonra ise Aday Ülke olarak kabul etmesini basit bir tesadüf olarak düşünebilir miyiz? Peki Uçak krizinden sonra Rus televizyonlarında günlerce konu edinilen "Türk Birliği Kurulursa" korkusunu, üstelik bu korkunun Rus Parlamentosuna taşınıp hararetle tartışılmasına Safdillilik mi diyelim? Hatta ABD'nin Türkiye'ye karşı uyguladığı markajı fırsata çevirip Türkiye ile iyi ilişkiler kuran Rusya, en basit haliyle düşmanımın düşmanı dostumdur politikası mı yürütüyor? Peki Çin? 2009'da Doğu Türkistan'da yaşananları Soykırım olarak tanımlayan Türkiye ile hangi sebepten ötürü bu denli yakın ilişkiler geliştirme çabasına girişti?
Denklem çok açık. Avrupa, Çin, Rusya, kurulmak üzere olan Türk Birliği'ni yanında müttefiki olarak görmek istiyor.
Bir zamanlar ütopya olan, gerçekleşmesi için fethedilmesi gereken topraklar bugün bağımsız birer Türk Devleti, apaçık Türk yurdudur. Ve Türk Birliğinin gerçekleşmesi için atılacak bir imza yeterlidir. Kendi içinde bağımsız, uluslararası siyasette müttefik bir pakt pekala mümkündür, gerçekleştirilebilirdir.
Sanıldığının aksine, bu birlik kurulduğunda mukim kuvvetlerin desteğini yanına alacak, yeni ittifaklar için ilham ve fırsat olacaktır. Avrupa Birliği, Rusya, Çin ve kurulacak olan Türk Birliği, Asya'nın yeni müttefik kuvvetleri, küresel barışın mimarları olacaktır. Üstelik enerjisini yitiren Arap Birliği'nin güçlenmesine zemin hazırlayacak, ilham olacak, İslam coğrafyasında akan kanı da durduracaktır. Türk Birliği'nin kurulması yalnızca bu coğrafyanın "dış mihrakı" olan ABD'nin oyununu bozacak, okyanus ötesi emellerin sükutu hayali olacaktır.
*************************************
Küresel dengeler ve yaşadığımız yüzyılın gerçekleri önümüze bir senaryo koydu. Bu gerçeği görmezden gelemeyiz. Tarihin tezahürleriyle ayrı coğrafyalara savrulan, asırlarca tahakküm altında yaşana Türkler, yok olmamayı başarmış, bugün 7 bağımsız devleti ile tarihe yeniden yön verebilecek güce erişmiştir. Fay hattında sıkışan enerjinin açığa çıkması gibi, Bin Yıldır sıkışan bu güç açığa çıkmak üzeredir. Bir nehir gibi çağlayan Türk Milleti, emperyal emellerin önüne kurduğu köhne bentleri yıkmak üzeredir.
Peki Nasıl?
Çok açık ki; Türk Birliği'nin tesisi için itici güç Türkiye'dir. Kazakistan kendisini Türk Birliği'nin doğu ucu olarak görüyor, Azerbaycan Türkiye'nin gözünün içine bakıyor. Türkmenistan, Özbekistan ve Kırgızistan'ın bu akımın dışında kalması söz konusu bile değil. Bir kıvılcım. Türkiye'yi Türk Birliği masasına oturtacak bir inisiyatife ihtiyacımız var!
İşte o inisiyatif sensin, benim, biziz!
Unutmayınız ki; siyasete yön verecek olan milletin ta kendisidir. Türk Milleti istiyorum derse siyaset istikametini belirler. Türk Birliği'nin bugüne kadar gerçekleşememiş olmasının tek nedeni yeteri kadar yüksek sesle söylenmemiş, istenmemiş olmasıdır. Tek yapmamız gereken istemek, istiyorum demek.
TürkBirDev bunun için var! Daha geniş kitlelerle, daha yüksek sesle, Türk Milleti'nin inisiyatifini ortaya koymak için var. Biz çok olursak sesimiz gür çıkacak, bu ses önce siyasete yön verecek sonra Türk Birliği'ni gerçekleştirecek.
Bu dava bize hem atalarımızdan kalan bir miras hem de tarihe olan borcumuzdur. Bu sorumluluktan kaçamayız. Oturma odamızda oturup bir şeyler olsun diye bekleyemeyiz. Yapmamız gereken bir arada olmak, çok olmak, hep birlikte "İSTİYORUM" demektir.